13 Mart 2017 Pazartesi

Sen İstanbul Kokardın

Martıların gözlerinden dinledim 
İstanbul'un boğazı yanmış dün gece 
Yıldızlar şahitlik etmiş, güya suçlu benmişim 
Oysa can, yemin olsun yanağımdan süzülen denize 
Ben bu şehre yüreğimi içirmedim 

Göklerden hicran yağdı, İstanbul'lu bir geceydi 
Yere düşen her damlanın yüreğinde sen vardın 
İsmin dudaklarımda idamlık bilmeceydi 
Yalansa kahrolayım, sen İstanbul kokardın 

Sevda dediğin gülüm bir busedir dudağımda 
Bıçak gibi, yasak gibi, kan gibi... 
Utanır, intihar ederdi ölüm, 
Hayata rest çekip ağladığımda, 
Korkak gibi, tutsak gibi, yaşanmamış an gibi... 
Ben lal olmuş bülbülüm, sen deli gülsün bağımda 
Toprak gibi, yaprak gibi, candan özge can gibi 
Kuş uçmaz kervan geçmez dağımda, 
Kah aşkı yağan kar tanesi 
Kah Leyla tüten rüzgardın 
Zambak gibi leylak gibi, 
Sigaramda duman gibi 
Sevdiceğim, sen İstanbul kokardın 

Dayadım ondörtlüyü İstanbul'un şakağına 
İstediğim gül içmekti gözlerinden bir yudum 
Seni sordum gündüzlerce bu şehrin her sokağına 
Söylemedi, inat ettim gece seni uyudum 

Ben bir sana, bir bu şehre gül dedim 
Ayla toprak şahittir, şahittir denizle gece 
Sensizken, İstanbul'da bir kez olsun gülmedim 
Yıllar kapımı çaldı, ellerinde vur emri 
Yokluğun var sen yoktun, ölüm geldi ölmedim 
Ağladım yüreğimde sen, sende divane İstanbul 
Aşkından hatıra dedim göz yaşımı silmedim 
Ben bir sana, bir bu şehre gül dedim 
Belki de can ben bu şehri güller için çok sevdim 

Gözlerimden dökülen yaş denizi ıslatıyor 
Sevda kilim, hasret nakış, gönül derdi dokuyor 
Çatlayası deli yürek 'sen sen' diye atıyor 
Oy gece gözlüm oy, İstanbul seni kokuyor
 
Serdar Tuncer